Babalar, doğum öncesinde olduğu kadar sonrasında da annelerin en önemli destekçileridir. Baba olmaya hazırlanan erkekler de bu yeni süreçte anneler gibi hormonel değişiklikler yaşıyorlar. Üstelenecekleri yeni görevler kendilerini mutsuz, çaresiz, fiziksel olarak gergin ve tükenmiş hissetmelerine yol açabiliyor.
Bebek sahibi olmak hem anneler hem de babalar için tarifsiz bir duygudur. Hatta bilimsel literatüre baktığımızda hamilelik ve doğum, “kritik yaşam olaylarından” biri olarak kabul edilir. Bu dönemde hem anne hem de baba adayı yaşanan değişimlerin getirdiği stres ile baş etmeye ve bunlara uyum sağlamaya çalışır. Bu yeni süreç ebeveynlerde stres ve kaygıya yol açabiliyor. Yapılan araştırmalara göre, yaklaşık 10 erkekten 1’inin doğum sonrası anksiyete ve depresyon yaşadığını ortaya koymaktadır.
Hamileliğin son döneminde ve doğumdan sonraki ilk aylarda erkekleri daha şefkatli, duyarlı ve sevgi dolu olmalarına hazırlayan bazı önemli hormonel değişimlerden geçtiklerini belirten uzmanlar, “Araştırmalarda erkeklerin hormonel değişimler sayesinde, eşinin ve bebeğinin ihtiyaçlarına karşı daha duyarlı olduğu görülmüştür. Hormonel değişimler, hamilelik ve doğum sonrası döneme uyum sağlamak için tek başına yeterli değil. Hamileliğin son dönemlerinde doğumun yaklaşmasıyla birlikte artan “Acaba iyi bir baba olabilecek miyim?”, “Partnerimle yaşadığım çift ilişkisi ve cinsel yaşamım doğumdan sonra olumsuz etkilenecek mi?”, “Bebek olunca özgürlüklerim kısıtlanacak mı?”, “Ekonomik olarak ailemin sorumluluklarını üstlenebilecek miyim?” gibi kaygı dolu sorular baba adaylarının psikolojisini olumsuz etkileyebilir. Bu noktada anne ve baba adayları hamilelik boyunca yaşayabilecekleri duygusal dalgalanmaların farkına varabilmeli ve bunları yok saymadan yaşadıkları stres ve kaygılar hakkında birbirleriyle açıkça konuşabilmelidir.
Yaşanan depresyon tedavi edilmediği takdirde sadece kişinin kendisi değil, çocukla kurulan ilişki üzerinden onun sosyal ve duygusal gelişiminin de olumsuz etkileyebileceğini belirten uzmanlar, baba olacaklara dikkat etmeleri gerekler hakkında şu bilgileri öneriyor.
- Doğum sonrasının getirdiği stresle baş edebilmek için hamilelik öncesinde çiftlerin birbirleriyle pozitif iletişim kurabilmeleri ve birbirlerini desteklemeleri gerekiyor.
- Yakın arkadaşlardan ve aileden gelecek destek de yeni anne - baba olmuş bir ailenin stresini büyük ölçüde azaltacaktır.
- Bebeğiniz dünyaya geldikten sonra erkeklerin kendilerini dışlanmış ya da ihmal edilmiş hissetmemeleri için, babanın da ilk haftalardan itibaren bebek bakımına içinde olması çok önemlidir.
- Emzirme ilişkisi ile birlikte anne ve bebek arasında çok özel ve güçlü bir bağ kurar. Bebek aynı zamanda kucakta taşınmaya, sevgi dolu dokunuşlar yaşamaya, onunla yüz yüze diyalog kurmasına ihtiyaç duyuyor. Bebeğinizin altını değiştirirken veya banyo yaptırırken göz teması kurun ve sevgi dolu dokunuşlarla bebeğiyle iletişim kuran bir baba, bebeğinin ona nasıl da ihtiyaç duyduğunu fark etmesi babalık rolünde kendini önemli hissetmesine yol açacaktır.
- Ten tene temas da babayla çocuk arasında kurulan bağın güçlenmesinde etkili olmaktadır. Emzirme anlarında, annenin sırtını babaya yaslayarak babanın da bu ilişkiye dâhil edilmesi, üç kişilik bağın güçlenmesi ve yeni oluşan aile hayatındaki rollerin benimsenmesinde faydalı olabilecektir.