FİRMA KAYIT
Geri Bildirim
Her Yaşın Dili Başkadır: Ebeveyn-Çocuk İletişiminde Yaşa Uygun Yaklaşım Rehberi
Her Yaşın Dili Başkadır: Ebeveyn-Çocuk İletişiminde Yaşa Uygun Yaklaşım Rehberi

Her Yaşın Dili Başkadır: Ebeveyn-Çocuk İletişiminde Yaşa Uygun Yaklaşım Rehberi

268

Bir çocukla konuşmak, sadece ağzımızdan çıkan kelimelerle sınırlı değildir. Aslında bir çocukla konuşmak; ona nasıl baktığınız, onun için zaman ayırıp ayırmadığınız, onu ne kadar dikkatle dinlediğiniz, yanında ne kadar sabırlı durabildiğinizdir. Ve şunu unutmamak gerekir ki, çocuklar sizi her zaman duyar; ama her zaman anlamaz. Çünkü çocukluk, tek bir dönem değil, birbirinden çok farklı gelişim evrelerinin bir araya geldiği uzun ve anlamlı bir yolculuktur. Her bir yaşın ihtiyaçları, duyguları, algıları ve iletişim biçimi farklıdır. İşte bu yüzden, “ben çocuğumla konuşuyorum ama beni hiç dinlemiyor” demeden önce, onun yaşına uygun bir dille konuşup konuşmadığınızı sormak gerekir.

Bu yazıda, yaşa göre ebeveyn-çocuk iletişimini tüm yönleriyle ele alıyor, her yaş döneminin kendine özgü iletişim dili ve ihtiyacını örneklerle açıklıyoruz.

0–2 Yaş: Duygularla Kurulan Sessiz İletişim

İletişimin temeli, daha kelimeler konuşulmadan çok önce atılır. 0–2 yaş arasındaki çocuklar henüz dili işlevsel olarak kullanamaz; ama duygularını çok güçlü biçimde ifade eder. Ağlama, gülme, mimikler, beden dili ve göz teması bu dönemde çocuğun “konuşma” araçlarıdır. Bu yaşta çocuk için en önemli iletişim bileşeni “güvendir.” Onu seven, ona cevap veren, ihtiyaçlarını karşılayan bir yetişkinin varlığı, beyin gelişiminin ve duygusal bağlanmanın temelini oluşturur. İletişim Önerileri: Onunla sık sık konuşun. Her ne kadar sizi anlamıyor gibi görünse de, ses tonunuzu, ritminizi ve duygularınızı hisseder. Altını değiştirirken, emzirirken, banyo yaptırırken yaptıklarınızı açıklayarak konuşun. “Şimdi altını değiştiriyorum, sanırım rahatsız oldun.” Ağladığında hemen susturmaya çalışmak yerine, ona eşlik edin. Sarılın, göz teması kurun, şefkatle bekleyin. Örnek: “Evet, seni duydum. Şu an biraz huzursuz gibisin. Hemen kucağıma alayım seni.” Bu dönemde çocuklar sizin sözlerinizi değil, niyetinizi anlar. Gözlerinizdeki şefkati, bedeninizdeki sabrı, sesinizdeki yumuşaklığı okurlar.

2–4 Yaş: Duyguların Taştığı, Sınırların Keşfedildiği Çağ

Bu yaş, psikolojide "benmerkezci dönem" olarak tanımlanır. Çocuk dünyayı kendi ekseninde dönen bir yer olarak algılar. Her şey hemen olsun ister, duygularını ani ve yoğun yaşar. En küçük bir “hayır” bile büyük krizlere dönüşebilir. Çünkü bu yaş aralığında çocuk, duygularını yönetmeyi henüz öğrenmemiştir. Ebeveynler için en zorlayıcı ama en öğretici dönemlerden biridir. İletişim Önerileri: Sınır koyarken açıklama yapın: “Bunu şu anda yapamıyoruz çünkü güvensiz. Ama birlikte başka bir şey yapabiliriz.” Öfke anlarında onunla birlikte kalın. Susturmak ya da yalnız bırakmak yerine, duygusunu anlamaya çalışın: “Çok kızdın. Çünkü istediğin olmadı. Kızgın olman normal.” Emir cümleleri yerine seçenek sunun. “Bu oyuncağı mı istiyorsun yoksa onun yanındakini mi?” Bu yaşta çocuklar, ebeveynin sabrından karakter, anlayışından sınır, göz temasından değer hissederler. Ebeveynin kriz anlarındaki tutumu, çocuğun gelecekteki duygu düzenleme kapasitesini belirler.

4–6 Yaş: Soru Soran Zihin, Sınırsız Hayal Gücü

“Bu ne?”, “Neden?”, “Peki ya sonra ne olacak?” İşte bu yaş grubunun en sık duyulan cümleleri… Bu dönemde çocuklar, keşfetmek ve anlamlandırmak için sürekli sorular sorar. Aynı zamanda hayal gücü öylesine gelişmiştir ki, gerçek ile kurgu birbirine karışabilir. İletişim Önerileri: Sorularını küçümsemeyin ya da geçiştirmeyin. Eğer bilmiyorsanız, birlikte araştırmayı teklif edin: “Bunu ben de bilmiyorum. Hadi birlikte kitapta bakalım.” Kurallar hakkında masalsı anlatımlar işe yarar. “Yemeğimizi yemezsek, vücudumuzun küçük işçileri enerji bulamaz.” Oyun, bu dönemde iletişimin en güçlü aracıdır. Onunla oyun oynarken, duygu dünyasına daha kolay ulaşabilirsiniz. Unutmayın: Bu yaş çocukları sizin bilginizi değil, ilginizi ölçer. Onu ciddiye alıp almadığınızı, sadece bedeninizle değil kalbinizle yanında olup olmadığınızı çok iyi fark eder.

6–9 Yaş: Okul Dünyası ve Sorumluluklarla Tanışma

Artık çocuk, okul yaşantısıyla birlikte yeni bir sosyal dünyanın içine girer. Arkadaşlıklar kurar, başarı ve başarısızlıkla tanışır, öğretmen figürüyle bir tür otorite ilişkisi kurar. Bu süreçte çocuğun ihtiyacı olan şey, yalnızca rehberlik değil, duygularının da fark edilmesidir. İletişim Önerileri: Sadece akademik performansı değil, duygularını da sorun: “Bugün seni okulda en çok mutlu eden şey neydi?” Çabasını takdir edin: “Harika notlar değil, harika emekler ilgimi çekiyor.” Arkadaş ilişkilerinde yaşadığı sorunları küçümsemeyin. Çocuk dünyasında o sorunlar, yetişkin dünyasındaki iş krizleri kadar ciddidir. Bu yaşta çocuğun duymaya en çok ihtiyacı olan cümle: "Her durumda yanındayım. Başarılı olman değil, mutlu olman önemli."

9–12 Yaş: Ben Kimim? Sorgulayan Bir Akıl ve Derinleşen Duygular

Bu dönem, ergenliğin gölgesinin hissedildiği, içe dönüşlerin başladığı, kimlik arayışının filizlendiği bir geçiş sürecidir. Çocuk artık her söyleneni olduğu gibi kabul etmez. Daha çok sorgular, kendi fikrini oluşturmak ister. İletişim Önerileri: Onun fikrine gerçekten değer verin: “Bu konuda sen ne düşünüyorsun?” Eleştiriden kaçının. Yargılamak yerine birlikte çözüm üretin: “Bu durum seni zorlamış gibi görünüyor. Ne yapabiliriz sence?” Mahremiyetini önemseyin. Her duygusunu sizinle paylaşmasını beklemeyin; ama her zaman konuşabileceğini bilmesini sağlayın. Bu yaşta çocuklar daha az konuşur, daha çok izler. Sizin ona nasıl yaklaştığınızdan çok, zor zamanlarda nasıl yanında durduğunuzu hatırlarlar.

12–15 Yaş: Ergenliğe Adım ve Sessiz İsyanlar

Ergenlik, her şeyin daha karmaşık, daha hassas, daha yoğun yaşandığı bir dönemdir. Bedensel değişim, arkadaş ilişkilerindeki iniş çıkışlar, kimlik arayışı, özgürlük ihtiyacı ve duygusal gelgitler... Tüm bunlar, çocuğun ruhsal haritasını şekillendirir. İletişim Önerileri: Onu dinlerken sözünü kesmeyin. Sadece duymak için değil, anlamak için dinleyin. Eleştiriden uzak, koşulsuz destek sunun: “Yanlış yapabilirsin. Hepimiz yapıyoruz. Ama ben hep senin yanındayım.” Güven verin ama kontrol etmeyin. Merak ettiğinizi onun dilinde ifade edin: “Bugün nasıldı? Bir şey seni yordu mu?” Ergenlikte çocuklar en çok “anlaşıldıklarını” hissetmek isterler. Söyledikleriniz değil, hissettirdikleriniz kalır.

İletişim Bir Beceriden Fazlasıdır — Bir Sevgi Dilidir

Her yaşın farklı bir ihtiyacı, dili ve beklentisi vardır. Ebeveyn-çocuk ilişkisini büyüleyen şey; bu farklılıkların farkına varmak, her döneme uygun duygusal bir köprü kurabilmektir. Bazen bu köprü bir sarılmadır, bazen sabırla dinlenen bir cümle, bazen de sessizce yanında oturmaktır. Çocuklar, sevgiyle kurulan dili en iyi anlayan canlılardır. Yeter ki o dili yaşa göre, kalpten ve samimiyetle konuşabilelim.


Çocuk Gelişimi Uzmanı • Çocuk Odaklı Aile Danışmanı • Neurofeedback Uygulayıcısı