Bir çocuğun dünyası, anne ve babasının varlığıyla şekillenir. Onların sevgisiyle büyür, onların güvenliğinde serpilir. Ancak bu güvenli dünya, bazen çatırdayan seslerle sarsılır. Ebeveynler arasındaki tartışmalar, çocuğun ruhunda derin izler bırakabilir. Kelimeler, yüksek sesler, hatta sessizlik bile bir çocuğun kalbinde fırtınalara neden olabilir.
Anne ve baba arasında geçen her çatışma, çocuğun gözünden farklı bir anlam taşır. Bir çocuk, bağırışları yalnızca bir tartışma olarak değil, sevginin bittiği, evin parçalandığı, kendisinin suçlu olduğu bir durum olarak algılayabilir. Küçücük yüreğinde “Ben mi sebep oldum?” sorusu yankılanır. Oysaki çocuk, yaşananların hiçbir sorumlusu değildir. Ama ne yazık ki, yaşananların en büyük tanığı ve en derin yaralısı olur.
Bazı tartışmalar anlıktır, geçer gider. Ancak bazıları sürekli hale gelir. Sürekli kavga ortamında büyüyen bir çocuk, kendini güvende hissedemez. Ev artık sıcak bir yuva değil, her an patlayabilecek bir gerilim alanıdır. Bu ortamda çocuk, duygularını bastırır. İçine atar, yutkunur, susar. Ancak bu suskunluk, aslında sessiz bir çığlıktır.
Çocuklar, anne babalarının gözlerinde birbirlerine duydukları sevgiyi görmek ister. Birbirlerine nasıl baktıklarını izlerler. O bakışlar, onlara “her şey yolunda” mesajını verir. Ama o bakışlarda öfke, kırgınlık ya da umursamazlık varsa, çocuk içten içe kaygılanır. Çünkü onun dünyasında anne baba, bir bütün olmalıdır. O bütünlük çatırdadığında, çocuk da çatırdar.
Tartışmalar sadece anı etkilemez. Çocukların kişilik gelişimini, özgüvenlerini, insanlarla kuracakları ilişkileri de derinden etkiler. Sevgiyle büyüyen bir çocuk, ileride sevgi vermeyi öğrenir. Ama huzursuz bir ortamda büyüyen bir çocuk, korkuyla, tedirginlikle yaklaşır hayata. Belki öfkesini içine atar, belki de kendi hayatında benzer döngüleri tekrarlar.
Anne babalar, her tartışmanın çocuğun dünyasında bir iz bıraktığını bilmeli. Elbette her ailede anlaşmazlıklar olur, fikir ayrılıkları yaşanır. Ancak önemli olan, bu anlaşmazlıkların nasıl yaşandığıdır. Saygılı bir dil, kontrollü bir tutum, tartışmaların çocuğa zarar vermeden çözülmesini sağlar. Ve en önemlisi, çocuğa onun sevildiğini, tartışmanın onunla ilgisi olmadığını anlatmak gerekir.
Çocuklar, sadece oyuncaklarla oynayan küçük insanlar değildir. Onlar, çevrelerinde olup biteni hisseden, gözlemleyen ve bunları içine işleyen hassas varlıklardır. Onların duyduğu her bağırış, gördüğü her kırgınlık, bilinçaltına işler. Yıllar geçse de, bazı sahneler unutulmaz.
Eğer bir çocuk, anne babasının tartışmasına tanık oluyorsa, ona destek olmak gerekir. Onunla konuşmak, duygularını ifade etmesine izin vermek çok değerlidir. “Senin suçun değil”, “Seni çok seviyoruz”, “Her şey düzelecek” gibi cümleler, çocuk için bir sığınak olabilir. Ve en önemlisi, tartışmaların ardından gelen sarılmalar, çocuk için bir yeniden doğuştur.
Unutmayın, çocuklar sizin söylediklerinizden çok, nasıl davrandığınızı hatırlar. Sevgi dolu bir ortam, onların geleceğine yapılacak en büyük yatırımdır. Tartışmalar elbet olur ama önemli olan, çocukların bu fırtınadan yara almadan çıkmasını sağlayabilmektir.
Onların sessiz çığlıklarını duyabilmek… İşte asıl anne baba olmak
Özlem Çırpan
Çocuk Gelişimci & Aile Danışmanı