FİRMA KAYIT
Geri Bildirim
Okul öncesi “Oryantasyon”
Okul öncesi “Oryantasyon”

Okul öncesi “Oryantasyon”

362

Doğduğu andan itibaren çocuk aslında dünyaya uyum sağlamaya çalışır. Bu anlamda çocukların gelişimini fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhsal ve toplumsal alanlarda takip etmek gereklidir.
Büyüyüp geliştikçe toplumsal hayatın içinde daha çok yer edinmeye başlayan çocuklar için okul öncesi eğitim süreci de önemli ve değerli bir aşamadır.
Çocuklar toplum hayatına alışmaları, paylaşmayı öğrenmeleri, becerilerini geliştirilerek okul eğitimine hazır hale gelmeleri ve okulda uyum sorunu yaşamamaları amacıyla okul öncesi eğitime başlatılır.

Çocukların normal koşullarda 2.5-3.5 yaş civarında kreşe başlaması uygundur.
Ancak tabii ki sadece yaşa bakarak bu durum tespit edilemez. Ebeveyn olarak, çocuğunuz için oluşturduğunuz arkadaş grupları içindeki davranışlarını gözlemleyerek, onlara ilgisini ve davranışını takip ederek ya da evde kaliteli zaman geçirip geçirmediğine, sıkılıp sıkılmadığına bakarak  kreş zamanının gelip gelmediğini sizler de anlayabilirsiniz.

Her çocuğun huyu, birbirinden farklıdır. Dolayısıyla her çocuğun bir olaya, bir duruma alışma süreci de birbirinden farklı olacaktır.

Çocuk doğduğu andan itibaren anneyle simbiyotik ilişki içerisindedir. Yani çocuk anneye, anne de çocuğa maddi ve manevi açıdan bağımlı şekildedir. Bu bağımlılık yavaş yavaş çocuğun dış dünyayla ilgili farkındalığının artmasıyla azalır.

Kreş çocuğu diye adlandırdığımız 3-6 yaş grubu çocuklarda beklediğimiz davranış bu bağımlılığın hem anne, hem çocuk tarafından azalmış olmasıdır.

Çocuk doğası gereği anneden ayrılmak istemeyecektir. Burada anne ve babanın da çocuktan ayrılmak istememesi, korku ve endişelerini çocuğa yansıtması, ayrılık anksiyetesini çoğaltan bir durumdur.

Bu nedenle siz çocuğunuzdan ayrılmaya hazır mısınız? Öncelikle bu konuda kendinizi hazırlamanız gerekir. Anne baba olarak çocuğun kendi kanatları üzerinde uçmasına izin vermemek, kendine güven duygusunu da zedeler.

Eğer sizin bu konuda kaygılarınız varsa, bunu çocuğa yansıtmak yerine öncelikle sizin üstesinden gelmeniz gerekir. Çünkü çocuk bu şekilde daha çok kaygılanır ve kreşe uyum süreci zorlaşır.

Anne ve babanın çocuğun okula gitmesi ve alışması konusunda fikir birliği içinde olması, aynı tutumu benimsemesi çok önemlidir. Ebeveynden birinin farklı tutumu, “Çok ağlıyor, bırakın gitmesin” diye yaklaşması çocuğun direncini daha da artırır.

İlk 2 haftadan sonra annenin artık okuldan ayrılmış olması bekleriz. Bundan sonraki süreçte çocuk dirense de, ağlasa da, inatçı davransa da okula gönderilmelidir. Burada aile kararlı ve sabırlı bir tutum sergilemelidir. Çocuğun ağlamasına merhamet göstererek onu okula göndermemek ona verilen bir ödül olur. Bu durum okula uyumunu zorlaştırır. Çünkü çocuklar kısa bir ağlamanın ardından genelde okula adapte olmaktadırlar.

Çocuklar kreşin ilk günlerinde neler yaşar?

Belirsizlik, güvensizlik, tedirginlik, terk edilme ve kaygı duygularını yoğun olarak yaşarlar. Anneden ayrılmak, yeni bir ortama girmek, kalabalık sınıflar, arkadaşsızlık gibi sebepler bu duygulara neden olabilmektedir. Bu duygusal belirtilere karın ağrısı, iştahsızlık, ateş, kusma gibi fiziksel belirtiler de eklenebilir.

Yoğun kaygı yaşayan çocuğun kreşte vakit geçirdiği zaman dilimi yavaş yavaş artırılmalıdır. Çocuk, her gün kreşe gitmeli ancak annesi de kreşte durmalıdır. Çocuk, annesinin onu beklediğini bilmelidir. Çünkü, ilk günlerde annenin yanından ayrılmayabilir, etrafı keşfetmeye çalışır ve dönüp dönüp annesine bakar ya da oynarken annenin yanına gelir ve tekrar oyuna döner. Yavaş yavaş ortama alışmaya başlar.

Çocuğun kreşe devam edebilmesi için kreşten zevk alması gerekir.
Kreş çıkışında çocuğa, beraber oynanacak bir oyun, birlikte parka gitme gibi ödüller verilebilir.


Psikolog