Aile içerisinde anne-baba ve kardeşler arasındaki ilişkilerin çocuğun kişilik ve gelişiminin oluşumunda büyük bir önemi vardır. Özellikle kardeşler arasındaki iletişim ve etkileşim çocuğun kişiliği üzerinde önemli bir rol oynar.
Kardeş ilişkisinin mekanizmasında iki fakör rol oynar:
- Anne-babaların tutumu
- Çocuğun sosyal yeri ve özellikleri (sıra,yaş,cinsiyet,gibi)
Kardeşler Arası İlişkiler Ve Dünyaya Geliş Sırasının Önemi
Toplumsallaşmaya katkıları bakımından çocuğun kardeşiyle olan ilişkisinin anne-baba ile olan ilişkisinden daha büyük bir etkisi olabilmektedir. Ve kardeşler kendi aralarında ebeveyn ile olan iletişimden daha etkili iletişim kurabilmektedirler.
Kardeşler arası ilişkinin yapısı, sıra ve cinsiyetle sıkı sıkıya ilişkilidir. Özellikle sıra; çocuğun anne, baba ve kardeşlerin karşısındaki tavrını belirler.
Büyük Çocuk
İlk çocuk, önce tek çocuktur. Anne-babasının sevgisi tümüyle kendisine aittir. Daha sonra bu sevgiyi paylaşma ve ebeveyn karşısında statü kazanmak için mücadele etme durumunda kalır. Adler’e göre de büyük çocuk, önce tek çocuktur ve anne-babası, sadece ona aittir. Kardeşin doğumu bu ayrıcalıklı ortama son verir. Anne-baba, genellikle ilk çocuğa, diğerlerinin doğumundan sonra farklı davranırlar.
Ortanca Çocuk
Kendisinden güçlü ve yetenekli büyük kardeşi ile ailenin sevgi ve ilgi odağı konumundaki küçük kardeşinin yarattığı ikili sorunlarla baş etmek zorundadır. Büyük kardeşiyle arasındaki farkı tüm çabasına karşın kapatamamakta, daha önce sahip olduğu ilgi ve sevgi tahtına yeniden oturamamaktadır. Bu nedenle çoğu zaman anne-babasının tüm ilgisini çekemez. Bütün bu sorunlar, ortanca çocuğun başkaldırıcı, tepkici ya da ezik ve karamsar olmasına sebep olabilir.
Küçük Çocuk
Gerek fiziksel gücü, gerekse zihinsel kapasiteyi ortak konularda, ağabey ve ablalarının yanında çocuğun sürekli başarısızlığı, onu kırıklığa itebildiği gibi, saldırgan da yapabilir. Küçük çocuk, abla ve ağabeyinin baskısını, oyunlarında arkadaşlarına yönelterek telafi yoluna gidebilir. Baskı uzun süreli olduğu takdirde çocukta kalıcı bazı davranış bozukluklarına da sebep olabilir.
Tek Çocuk
Bazı aileler bir çocuktan fazla çocuk sahibi olmak istemezler. Bu bazen bilinçli bir aile planlaması sonucu oluşur ki, anne-babanın ileri yaşta olmaları ya da sağlık durumlarının elverişsizliği yeterli sebeptir. Bunun dışında ekonomik sebep çoğu ailede temel etmen olabilmektedir.
Kardeş Kıskançlığı Ve Anlaşmazlığı
Kıskançlık beklenen ilgi, sevgi ve şefkat eksikliğine karşı verilen doğal bir yanıttır, sevilen kişinin başkasıyla paylaşılamamasından kaynaklanmaktadır. Kardeş kıskançlığının kaynağında, her çocuğun anne ve babasının özel sevgisine olan ihtiyacı bulunmaktadır. Çocuğun kaybettiğini düşündüğü statü, İlgi ve sevgiden kaynaklanan bu “fırtına”, onu oldukça sarsar.
Önemli olan, kardeşi hakkındaki duygularını ifade edebilmesine fırsat verilebilmesidir. Anne-baba, çocuğun kardeşi hakkındaki olumsuz duygularını reddetmek yerine, bunları tanıyıp kabul etmeli, bu duyguların yıkıcı ve kırıcı olmayan bir şekilde açığa çıkmasını sağlamalıdır. İşte bu yüzden dramatik oyun ve resim faaliyetlerinin önemi büyüktür. Çocuğun gelişiminde kardeş çok önemli bir faktördür. Hiç kimse, kardeşlerin yerini tutamaz. O ortam, çocuğu sosyal yaşama hazırlar. Kardeş sırası, çocuğun kardeşleri karşısındaki tavrını belirlemez. Bunda daha çok anne-babanın tutumu etkilidir. Kardeşler arasındaki ilişkide anne ve baba tutumunun çok önemli bir yeri vardır. Ebeveynlerin yanlış tutumları sonucunda ortaya çıkabilecek kardeş kıskançlığının kaynağında ise çocuğun statü kaybetme, anne-babası tarafından daha az ilgi ve sevgi görme kaygısı yer almaktadır. Kardeş kıskançlığında tehlike yaratabilecek durumları şöyle özetleyebiliriz:
- Kardeş kıskançlığını artıran evlat ayrımı
- Anne-babanın anlaşmazlığı, çocukların taraf tutmaya zorlanması
- Ebeveynin kardeşliğe karşı ilgisiz tutumu
Öneriler
Çocukları Kıyaslamak Yerine Onları, Kendi Aralarında İşbirliği Yapmaya Özendirin
Anne ve babaların bu rekabeti artırmamak ve kıskançlığı pekiştirmemek için kardeşleri birbirleriyle kıyaslamak yerine işbirliğine yöneltmeleri gerekmektedir. Çünkü her çocuk zayıf ve güçlü yönleriyle bir bireydir ve bu yüzden çocukların kişisel yetenek, özellik ve başarılarına göre değer görmeleri en büyük hedeflerdendir.