Tükenmeden Annelik Mümkün mü?
Bir okul öncesi öğretmeni ve 3 çocuk annesinin gözünden İyi anne olmak…
Hepimizin zihninde farklı bir tanımı var. Kimimiz için çocuğuna organik besinler yedirmek, kimimiz için oyuncaklarını tek tek seçmek, kimimiz için ise tüm gününü onunla geçirmek. Ama yıllar içinde hem bir okul öncesi öğretmeni olarak gördüklerim, hem de üç çocuk annesi olarak yaşadıklarım bana şunu gösterdi: İyi anne olmak, kendini tüketmek demek değil.
Başlarda ben de çoğu anne gibi “çocuğum için en iyisini yapmalıyım” inancıyla kendimi yıprattım. Yemekler, oyunlar, temizlik, uykusuz geceler… Hele ki üç çocuk olunca, hiç bitmeyen bir koşuşturmaya dönüştü hayat. Ama fark ettim ki, sürekli tükenmiş hissettiğimde hem çocuklarıma hem de kendime en iyisini veremiyorum. Çünkü annelik, yalnızca fiziksel bakım değil; sabır, sevgi ve enerji de istiyor.
Okul öncesi öğretmeni olarak birçok aile gördüm. Çocuklarının mutluluğu için her şeyini veren ama kendi ihtiyaçlarını unutan anneler… Çocuk, annesinin yüzünde sürekli yorgun bir ifade gördüğünde, onunla oyun oynarken bile zihni başka yerde olduğunu fark ettiğinde, işte o zaman aradaki bağ zedelenmeye başlıyor. O yüzden annelikte ilk kural şu olmalı: Önce kendi enerjini koru.
Peki bu nasıl olacak? Öncelikle “her şeyi mükemmel yapmalıyım” düşüncesini bırakmak gerekiyor. Çocuk için mükemmel bir anne, her şeyi doğru yapan değil; hatalarıyla da var olan, ama sevgisini her zaman hissettiren annedir. Ev bazen dağınık olabilir, yemek bazen hazır olmayabilir. Bu, anneliğin değerini düşürmez. Aksine, çocuğunuza hayatın doğal akışını gösterir.
İkinci olarak, kendinize küçük nefes alanları açmalısınız. Ben, her gün olmasa da haftada birkaç kez 10-15 dakikamı sadece kendime ayırmaya çalışıyorum. Bu bir kahve molası olabilir, sevdiğiniz bir kitabın birkaç sayfasını okumak olabilir ya da sessizce oturmak… Bu kısa molalar, zihnimi topluyor ve çocuklarıma daha sabırlı yaklaşmamı sağlıyor.
Bir diğer önemli konu ise destek istemek. Annelik, tek başına yüklenilecek bir görev değil. Eşinizden, ailenizden, hatta arkadaşlarınızdan yardım istemek sizi “yetersiz” yapmaz. Tam tersine, çocuğunuza yardım istemenin doğal bir şey olduğunu öğretmiş olursunuz.
Üç çocuk annesi olarak şunu net söyleyebilirim: Bazen bırakmak gerekiyor. Bırakmak derken, kontrolü tamamen değil, “her an her şeyi yönetme” çabasını bırakmaktan bahsediyorum. Çocuklar kendi başlarına oynarken sürekli müdahale etmek yerine, onların da kendi deneyimlerini yaşamalarına izin vermek hem size zaman kazandırıyor hem de onların gelişimine katkı sağlıyor.
Unutmayın, çocuklar annelerinin mutluluğundan beslenir. Yorgun, tahammülsüz, kendini sürekli yetersiz hisseden bir anne değil; gülümseyen, hatalarıyla barışık, kendini seven bir anne onlar için en kıymetlisidir.
Bugün dönüp kendinize sorun: Ben tükenmeden annelik yapıyor muyum? Eğer cevabınız hayırsa, küçük adımlarla başlayın. Daha çok gülün, daha çok kendinize zaman ayırın ve “iyi anne olmak” tanımınızı yeniden yazın. Çünkü annelik, bir maraton. Ve bu maratonu bitirebilmek için önce kendi nefesinizi korumanız şart.
Filiz Tekneci
Okul Öncesi Öğretmeni