Öfke, ifade edilemeyen duygu ve düşüncelerin, karşılanmamış ihtiyaçların yansımasıdır. Özellikle çocuklar, sözel ifade becerileri henüz yeterince iyi değilken bir de öfkeyi yönetmek konusunda oldukça zorluk çekerler. Onlarla birlikte ebeveynlerin de çokça zorlandığını görürüz. Düşüncelerimizin duygularımız üzerindeki etkisi önemli. Özellikle çocuğunun öfkesiyle karşı karşıya kalan ebeveyn çoğunlukla kendini yetersiz ve başarısız hisseder. Üstelik öfke anları toplu ortamlarda yaşanıyorsa kimse bir şey söylemese de sanki diğerlerinin sesleri kafalarının içinde yankılanır. Kendini yetersiz ve başarısız hisseden ebeveynin yapacağı ilk şey çocuğun öfkesini bastırmaya çalışmak olur. Ebeveyn yükselir, ebeveyn yükseldikçe çocuk da yükselir ve bir güç savaşı görürüz. Kaldı ki bu savaşın kazananı olmaz.
Çocuğun öfkesini o anda bastırsak bile ifade edemediği duygular varlığını korumaya devam edecek ve bu sefer daha şiddetli bir şekilde geri dönecektir. Anne ve babalar öncelikle kendi hislerini tanımalı, kendilerini en çok tetikleyen düşüncelerin farkında olmalı ve yetişkin olarak kendi duygularını düzenleme becerisine sahip olmalı. Bir ebeveynin yapabileceği en kıymetli şey çocuğun duygularına alan açmaktır. Çocuk ancak bu sayede koşulsuz kabul edildiğini ve güvende olduğunu bilir. Henüz yönetmek konusunda yeterli olmadığı duygularından dolayı ceza almıyor ve reddedilmiyor olmaları önemli. Çocuklarınız zorlu duygulardan geçerken öncelikle onlarla temas etmek ve kesmeden dinlemek gelen duygu dalgalarının geçmesini sağlayacaktır. Çok sık gördüğümüz bir şey var ki ebeveynler çocukların öfkeli olduğu anlarda onlara doğruyu anlatmaya çalışıyor. Ne yazık ki bu etkili olmayacaktır. Çünkü o an çocuğun beyni ilkel bölgeleri tarafından ele geçirilmiştir ve karşıdan gelen herhangi bir geri bildirime açık değildir. Bu yüzden çocuğunuz sakinleştikten sonra belki aynı günün akşamında belki ertesi gün, ikinizin de hiçbir işi yokken ve sakin bir zaman diliminde konuşmanız doğru bir tercih olur.
Ona ne yaşadığını, o an ne düşündüğünü ve hissettiğini sorabilir, sizin de eskiden baş etmekte zorlandığınız anları paylaşarak duygu yansıtmalarını yapabilirsiniz. Ardından mutlaka bir kez daha öfkelendiği bir an olursa ne yapabileceğine, kimden yardım isteyebileceğine dair plan oluşturun. Çünkü hayatta öfkelendiği anlar olacaktır. Diyelim ki çocuğunuz yapmaması gereken bir şey yaptı. Arkadaşına hakaret etti, kardeşine vurdu ya da bir başkasının eşyasına zarar verdi. Bu davranışından bir ders çıkarmasını istiyorsak eğer ilk yapmamız gereken ‘’ceza vermemek’’ olacaktır. Mesela, ‘’Sen hala arkadaşlarınla hoşça vakit geçirmeyi öğrenemedin, peki öyleyse bu hafta oyun saatine katılmıyorsun, herkes gidecek sen evde kalacaksın’’ ya da ‘’kardeşine vurma demiştim, bu hafta alışverişe gitmiyoruz, hakkını kaybettin’’ gibi yaptırımlar çocuğun ders almasını sağlamaz.
Öncelikle çocuk kardeşine vurmakla alışveriş hakkı arasındaki bağlantıyı anlamaz. Onların ders almasını istiyorsak öncelikle olayın nasıl başladığını öğrenmeli ve çocuğu tetikleyen duyguyu yetişkin olarak biz saptamalıyız. Ardından onu rahatsız eden bu duygu üzerine konuşabilir, böyle hissettiği zaman başvurabileceği doğru yolları ona anlatabilir ve gerekli ise bir başkasından özür dilemesini teşvik edebilirsiniz.
Gözen İşgören Kavas
Klinik Psikolog / Aile Danışmanı