Cinsellik birçok anne babanın, hatta öğretmenlerin bile zaman zaman yok saymayı tercih ettiği bir konudur. Bunun en önemli nedenlerinden biri, cinsel eğitimin seks eğitimi ile karıştırılmış olmasıdır. Toplum olarak sağlıklı nesiller yetiştirmek; bedensel, ruhsal, zihinsel, sosyal ve cinsel yönden kendisi ve çevresi ile barışık bireyler yetiştirmekle mümkündür. Yapılan araştırmalara göre anne babaların üreme ve cinsiyet konusunda çocuklara küçük yaşta bilgi vermeyi savunduğu, fakat yine aynı anne babaların çocuklarına hiçbir bilgi vermemiş olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bunun temel nedeni anne babaların çekingenlikleri, yaşamın bu doğal parçasını küçük yaşta öğrenmenin sakıncalı olabileceği düşüncesinden çok, cinsellik konusundaki bilgisizliklerinden ve konunun ebeveynleri tedirgin etmesinden kaynaklanmaktadır.
Anne babalar da kendi çocukluk dönemlerinde cinsellik konusunda yeterince eğitilmemiş olduklarının zorluklarını yaşıyor olabilir. Buna rağmen bu yanlış tutumu kendi çocuklarımıza karşı sürdürmeye devam ederiz. Kişinin kendisini rahat hissetmediği bir konuda çocuğuna yardımcı olması oldukça güç bir durumdur. Mimiklerimiz, ses tonumuz, kelime seçimimiz, bedenimizin gerginliği ya da gevşekliği ve çocuğu istekli ya da isteksiz biçimde dinlememiz ona duygularımız hakkında fikir verir. Hatta kimi anne babalar, cinsel konulardan hiç söz etmez. Bu yaklaşım, çocuğa bu konudaki merakını bastırması gerektiği izlenimi vererek, tabu haline gelir. Çocuk zihninde cevaplanmamış sorular ile baş başa kalır.
Kimi anne babalar ise çocuktan hiçbir şey gizlemeyerek, yanında fazlasıyla açık kıyafetlerle dolaşarak ya da birlikte yıkanarak cinsel eğitimin en doğrusunu verdiklerine inanırlar. Bu davranışlar aksine bir durum yaratarak çocuğun merakını gereğinden fazla kamçılar ve kavramaya hazır olmadığı gözlemlerle aklı daha çok karışmış olur.
Öyleyse doğru tutum ne olmalıdır?
Cinsel eğitim doğumdan başlayarak ergenlik dönemine kadar olan dönemi kapsar. Cinsel eğitime başlamak için belirli bir yaş bulunmamasına rağmen anne babalar, merak dolu ilk sorularla 3-4 yaşlarında karşılaşır. Burada dikkat edilmesi gereken ilk nokta sordukları sorulara sade bir dille, bilimsellikten uzaklaşmayarak ve dürüst bir yaklaşımla cevaplanması olacaktır. Çocuğa ihtiyacı olandan fazla bilgi verilmesi çocuğun kafasını karıştıracaktır.
Cinsel eğitim için en kritik dönem 0-6 yaş dönemidir. Çünkü bu yaş döneminde edinilen bilgiler yetişkin bir birey olduğunda cinsel tutum ve davranışların sağlıklı olması açısından belirleyicidir. 0-6 yaş aralığında asıl eğitici olan anne babaların tutum ve davranışları büyük öneme sahiptir.
0-18 Ay dönemi
Bebek kucağa alınma ve okşanmayla bedensel teması ve bundan haz almayı öğrenmeye başlar. Cinsel kimlik ve rol gelişiminin başlamasıyla ve cinsiyetlerine göre davranmaya başlar. Bir yaş civarında bebeklerin çoğu cinsel organlarını keşfeder ve dokunmaktan hoşlanır.
18 ay- 3 yaş dönemi
Tuvalet eğitiminin başlamasıyla birlikte çocuk cinsel bölgesinin daha fazla farkına varır. Kendi cinsiyetinin de farkındadır fakat bunun kalıcılığından şüphe duyar. Cinsel organlar ve bedensel fonksiyonlar için kelimeler öğrenir. Bu dönemde çocuğa cinsel organların doğru terimlerle tanıtılması gerekir. İdeal olanı vajina ve penis şeklinde öğretilmesidir. Ebeveynlerin ya da çocuğun bakımını üstlenen kişinin cinsel organlara lakaplar takması ve mastürbasyona karşı olumsuz tavır takınması doğru bir tutum değildir. Lakapların takılması çocuğu baskılar ya da kışkırtır.
3-4 yaş dönemi
Kendilerinin nereden ve nasıl geldiklerine dair sorular sormaya başlarlar. Bu yaştaki bir çocuğun üremeyi anlaması onun için karmaşık bir süreçtir, verilen bilgiler defalarca tekrarlanmalıdır. “Doktorculuk” ve “Evcilik” oynayarak kadın ve erkek vücutları arasındaki farklılıkları keşfetmeye başlar. Bu dönemde özellikle erkek çocuklarda cinsel bölge duyumu artmıştır ve genellikle de üzgün olduklarında, kaygılandıklarında cinsel organlarını tutarlar.
5-6 yaş dönemi
Bebeklerin nasıl oluştuklarından ziyade nasıl doğduklarıyla ilgilidirler. Giyinirken ya da banyoda yanlarında kimsenin bulunmasını istemezler. Arkadaşlarından cinsellikle ilgili yanlış bilgiler edinmeye açık oldukları bir dönemdedirler. Böyle bir durumda anne-babanın çocukları ile cinsellik konusunu açık ve net bir şekilde konuşması, onun kafasını karıştırmayacak şekilde doğru bilgiler sunması önem taşır. Cinsiyetler arası farklılıklara karşı daha duyarlı olmaya başlarlar ve kadın/erkek rollerine olan ilgileri giderek artar. Kendi cinsiyetinden çocuklarla arkadaş olma eğilimleri ise daha fazladır. Cinsel oyunlar ve mastürbasyona devam edebilirler. Bu dönemin en önemli ortaya çıkan özelliği ise vücuduna sahip çıkmayı ve kendisine uygunsuz biçimde dokunulduğunda “hayır” demeyi öğrenmiş olmasıdır.
Buket Bayındır
Uzman Psikolojik Danışman / Psikoterapist