Her canlı için anne sütü, yavrusunun en kaliteli, en güvenilir besinidir. Bebeğin, emme şekli, periyodu, annenin hormonları, çevresel faktörler, kişisel faktörler anne sütü miktarına etki edebilir, hatta kesilmesine bile sebep olabilir. Ülkemizde emzirmeye karşı pozitif bir tutum ve destek olduğundan dolayı, emzirme yaygındır. Fakat ek gıdaların erken dönemde verilmesi de önemli bir sorundur. 2002 yılında yapılan bir araştırmaya göre, 5003 annenin katıldığı bir çalışmada, annelerin 4688’i (%93,7) doğumda bebeklerini emzirmeye başlamış ve bunların 4547’si (%97) bebeklerini anne sütü ile beslemeye devam etmişler. 4.ayda bu sayı 2165’e (% 46,2), 6.ayda ise 407’ye (%8,7) kadar düştüğü saptanmış. Çalışma raporlarına göre, ilk emzirme zamanının geç olması, sezaryen doğum, doğumda sağlık problemi varlığı, düşük doğum ağırlığı, yetersiz emzirme sıklığına bağlı bebeğin az gelişmesi, emzirmeye dair bilgisizlik, iyi gelir düzeyi, multipare ve emzik-biberon kullanımı gibi nedenler ilk altı ay ek gıdaya başlama eğilimini arttıran faktörler olarak belirlenmiştir [1].
Yine ülkemizde yapılan başka bir araştırmada, normal doğum yapan annelerin % 50’si ilk 1 saat içinde bebeklerini emzirmiş ve bu annelerin % 79,2’si bebeklerine başka hiçbir besin maddesi vermemişler. Diğer yarısı ise genellikle hazır mama ve şekerli su ile bebeklerini beslemişler. Üstelik rafine şekerli su, bebeğe 2 yaşına kadar verilebilecek en zararlı besin maddesidir. Bebeğine anne sütünün yanında veya sadece ilave gıdalar veren anneler, bebeklerinin doymadıklarını düşündükleri, emzirme güçlüğü ve doğum ağrıları çektikleri için bu yola başvurmuşlar [2].
Emziren annenin sağlıklı beslenmesi önemlidir. Çünkü bazı etken maddeler, ilaç içerikleri, katkı maddeleri, zirai kalıntılar gibi kimyasallar anneden emzirme yolu ile bebeğe geçebilmektedir. Annenin kullandığı ilaçlar da oldukça önemlidir. Amerikan Pediatri Akademisi, nikotin, psikotrop ilaçlar ve silikon implantlar için annelerin dikkatli olmasını önermektedir [3].
Annenin emzirme döneminde fazlaca gıda tüketmesi yerine, ihtiyacına göre beslenmesi gerekir. Annenin sütünün artması için fazla beslenmesi yalnızca kiloya sebep olur. Yalnızca şuna dikkat edilmelidir; anne, bebeğini beslemek için vücudundaki besin öğelerini kaybediyor ve kaybettiklerini takviye etmelidir. Maddi durumu iyi olmayan veya kıtlıkla savaşan ülkelerdeki annelerin bebekleri de aynı koşulda anne sütü ile sağlıklı beslenebilir, ancak annenin kaybettiği besin öğelerini karşılayamıyor olması maalesef ki anneyi etkiler. Anneler, her daim fedakardır.
Anne sütünün birçok mucizevi etkisinin olduğunu bilmekteyiz. En önemli etkilerinden birisi de bebeğin emme refleksi, anne sütü, rahatlama mekanizması ve ağrı kesici özelliğidir. Bebekler, anne karnı gibi güvenli ve kapalı bir ortamdan, Dünyaya gözlerini açıyor ve birçok tehlikeye maruz kalıyorlar. Psikolojik, çevresel faktörler, kimyasallar, mikroorganizmalar vb. etkenler bebeklerin korkması, rahatsızlanması gibi etkilere sebep olabilir. Ebeveynler bebeklerini her daim korumaya çalışşa da doğanın gereğince bazı durumlar yaşanmak zorundadır. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi için geçirilen hastalıklar, ateş, diş çıkarma ağrı ve huysuzlukları, büyüme atakları gibi durumlar doğal ancak bebek için sancılıdır. İşte burada, yaratıcının sunduğu en doğal ilaç en doğal besin maddesi devreye girmektedir ‘’Anne Sütü’’. Nasıl mı?
Uyuşturucular, bazı hastalıkların ve semptomların hafifletilmesi amaçlı tıbbi olarak keşfedilmiş olup, tüm pozitif buluşlarda olduğu gibi maalesef kötüye kullanılmış, günümüze kadar süre gelmiş ve birçok kişiye zarar vermiştir. Bir çalışmada anne sütü ve marijuana (esrar) etken maddeleri kıyaslanmış, ilişkileri yorumlanmıştır. İnsan vücudunda bulunan kannabinoidlerin reseptörleri vardır. Kannabinoidlerden endokannabinoid, anne sütü ve marijuananın yapısındakine benzer bulunduğuna dair bulgulara rastlanmış. Kannabinoidlerden fokannabinoid yapılı, THC bitkide bulunup, esrarın aktif bileşenidir. Buna ek olarak vücudumuzdaki endokanabinoidler de vardır. Bu iki grup birbirine benzer özellikler taşır. THC bileşeni sakinleştirici, ağrı kesici olarak etkilidir. Vücudumuzda, hücre zarlarında bulunan kannabinoidler ve besleyici etken maddelerle aktifleşen, kannabinoid reseptörleri, hücreyi virüs ve zararlı bakterilerden, tümor hücrelerinden korur, mide ve bağırsak hastalıklarında iyileştirici etkili, parkinson, MS gibi hastalık semptomlarının hafifletilmesinde de etkilidir. Lipit yapılı, nöro düzenleyici olan endokannabinoidler, emme refleksinin öğrenilmesinde rol oynayıp, bebeğin sakinleşmesine daha da katkıda bulunmaktadır [4].
Kanabinodiler, gebelikten sonra 14 haftada insan embriyosunda görünmeye başlar. Anne sütünün ağrı kesici, tedavi edici özelliklerinin daha fazla araştırılması ümidi ile…
Kaynaklar
[1] Handan Ünsal1, Füsun Atlıhan2, Hilal Özkan1, Şeref Targan1, Hür Hassoy3 Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1Pediatri Uzmanı, 2Pediatri Doçenti, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi 3Halk Sağlığı Uzmanlık Öğrencisi, Toplumda anne sütü verme eğilimi ve buna etki eden faktörler, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2005; 48: 226-233
[2] Aygül Akyüz1, Tülay Kaya2*, Nur Şenel3, 1GATA HYO Kadın Hast. Hem. BD., 2GATA HYO Halk Sağ. Hem. BD., 3E. Öğretim Üyesi, Ankara, *Tülay Kaya, GATA Hemşirelik Yüksek Okulu, Halk Sağlığı Hemşireliği BD, 06018, Etlik, Ankara, tkaya@gata.edu.tr, Annenin Emzirme Davranışının ve Emzirmeyi Etkileyen Durumların Belirlenmesi, TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, 2007: 6 (5)
[3] Transfer of drugs and other chemicals into human milk, American Academy of Pediatrics Committee on Drugs, Pediatrics. 2001 Sep;108(3):776-89.
[4] Kimyager Sinem Öztürk, İnovatif Kimya Dergisi, Hacettepe Üni, Sayı 47 sayfa 8
Öznur Topcu
Yüksek Gıda Mühendisi & Yaşam Koçu