Probiyotikler yararlı bakteriler olduğu için bağırsaktaki zararlı bakterilerle savaşırlar, özellikle spor yapan formlar mide asidine dirençli olduğundan bağırsakta aktifleşip mukozal immünitenin aktifleşlemesine yardımcı olurlar. Bu sayede bağışıklık sistemimizi güçlendirirler.
Maya formunda olanlar mukozal immüniteyi pek etkilemez ama bunların akut ishalde etkili olduğu görülmüştür.
Özellikle sezaryen doğumların artması ile astım, alerjik hastalıklar, otoimmün hastalıklar artış göstermektedir. Probiyotiklerin kullanımı ile sezaryen sonrası artmış bu riskin azaltılabildiği bazı çalışmalarda gösterilmiştir.
Ayrıca hamilelikteki ağız hijyeni kötüyse, annede diş çürükleri varsa bu annelerin bebeklerinde de yine alerjik hastalıkların ve otoimmün hastalıkların arttığı bildirilmiştir. Bu nedenle hamilelik öncesi çürükler tedavi ettirilmeli ağız hijyenine dikkat edilmemelidir. Yine de diş çürüğü varsa probiyotik kullanımının bebekte alerjik ve otoimmün hastalıkları azalttığı bazı çalışmalarla gösterilmiştir.
Bağırsaklarımız mutluysa bizde mutluyuz.
Bağırsak ve beyin arasında kuvvetli bağlantılar mevcut, yediğimiz şeyler hem vücut sağlığımızı hem ruh sağlığımızı etkiliyor.
Ayrıca probiyotiklerin AŞI yerine geçemeyeceğini belirteyim çünkü yine son zamanlarda aşı karşıtlarının aşı yaptırmayıp probiyotik kullanmanın daha doğru olacağı gibi saçma bir fikirle ortaya döküldüklerini görüyorum. Kesinlikle doğru değil.
Ayrıca her probiyotik her insanda aynı etkiyi göstermez bunu da unutmayalım. Probiyotikler birçok farklı aileye sahip ve her ailenin her hastalıkta işe yaramadığını biliyoruz. Belirli hastalıklarda ona uygun probiyotik ailesinin kullanılması gerekir.
Uzm.Dr. Kübra Cenkçi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı