Of ne yapacağım bu çocukla? Bu çocuk bana eziyet etmek için mi geldi? Bizim çocuk çok zeki ama çok inatçı, çok yaramaz hiç durmuyor. Resmen bizi hayattan bezdirdi. Bir de herşeye hayır diyor. Önceden böyle değildi. Dersin ki ; bu çocuk bize dünyayı zindan etmeye gelmiş...
Yukarıdaki cümleleri ve bu cümlede benzer cümleleri 10 yıldan daha fazla bir zamandır çocuklarla çalışan bir terapist olarak ebeveynlerden duymaktayım. Bu cümleler çoğu ebeveynin çocuklarını çok sevdikleri halde yakındıklarında dile gelen cümleleridir. Şimdi gelelim çocuğun dünyasında neler oluyor ve çocuklarda ebeveynleri hayattan bezdiren davranışların nedenlerine? Bizim çocuğa ne oldu? Sorusuna cevap bulduğunuzda bir çok şeyin üstesinden gelmiş olacaksınız. O zaman cevabı birlikte bulalım.
Öncelikle her ebeveyninin kabullenmesi gereken bir gerçekle başlayalım : Her çocuğun kendi sınırlarını çizdiği bir dünyası vardır. O dünyasında sınırsız bir güce sahiptir. Bu sınırsız gücün varlığıyla bakıma muhtaç olduğunun farkında değildir. Her şeyi ister ve her şey hemen olsun ister ve olur. (Bu dönem "imfantil omnipotans" dönemidir). 2 yaşından sonra özfarkındalığı gelişen çocuk, (Çocuğunuza özfarkındalık ile ilgili basit işaret testi için bilgi alınız) bir çok şeye "Hayır" diyerek gerçek dünya ile kendi dünyası arasına sınır çizer. (2 yaş sonrası çocukların çoğunun "Hayırcı" oldukları bu dönem ebeveynleri çileden çıkarır) Bu dönemde ebeveynlerin kullandığı "hayır", "olmaz","yapma","dur", "etme" vb. olumsuz kelimeler ile çocuğun baskılanması ya da katı sınırlar çizilerek çocukla inatlaşılması onun dünyasının en çok güvendiği kişiler tarafından istila edilmesi anlamına geliyor. Çocuğa olumsuz kelimeler kullanırken ya da hayır derken niçin hayır dediğinizi ayırt etmeniz önemlidir. Çocuğunuz için çizeceğiniz sınırlar onun sosyal, duygusal, zihinsel, ruhsal, bedensel gelişimini olumsuz etkilemeyecek netlikte olmalı.
Örneğin; çocuğunuz pastayı çok seviyordur ve koca bir pasta yemek istiyordur. Böyle bir durumda ya koca pasta yiyip hastanelik olur ya da pastadan tek bir dilim yemeden ebeveynlerinin otoritesinin yarattığı stres ile gelişimsel zedelenme yaşar. Bu durumda yapmanız gereken hayır sana pasta masta yok demek değildir. (Uzlaşıcı yönde stratejiler ile sınırları belirleyin)
Örneğin şu şekilde uygun cevaplarla etkileşimde kalın : Pastayı çok sevdiğini biliyorum . Ben de çok seviyorum. Birlikte yiyelim, Ve bence bugün ikimizde birer dilim yiyelim. Yarın tekrar birer dilim yiyebiliriz. Hepsini yemek istediğini biliyorum ama hepsini yersen yarın pasta yiyemeyiz ki... Ne dersin?
Olumsuz yanıtlar ya da hayırlarınızı çocuğun gelişimsel profili, yaşı, ihtiyaçları ve becerilerine göre seçerek sınırlar çiziniz. Ebeveynlerce inatçı olarak adlandırılan çocuklarla başedemeyen bir çok ebeveynin sıkça düştüğü sıkıntılı stratejilerden biri : "Bak bir daha seni sevmem" şeklindeki kendisini çocuktan mahrum bırakmak şeklindeki tehtitlerdir. Bu tür tehtitler çocukta kendi istekleri ile ilgili suçluluk duymasına, ebeveynleri tarafından onaylanmamanın verdiği duygusal stres ve karar verme mekanizmasını bozulması gibi ağır bedellere neden olur.
Unutmayalım ki her çocuk gelişimsel olarak kural farkındalığı geliştiğinde kurallara ihtiyaç duyar. Sizin hayır demenize de ihtiyaç duyar. Her şeyi dozunda uygun zamanda ve uygun yerde kullanınız. İlacı fazla kullanırsanız zehir, az kullanırsanız yararı olmaz. Üstesinden gele gele güçlenmeyi, problem çözmeyi uygun davranışın öğrenir her çocuk. Bu süreçte çocuğun dünyasındaki ebeveyn ve yakın çevrenin rolü pes etmek istam etmek, çocuğa cezalar vererek bezdirmek, baskı altında tutmak olmamalıdır. Her çocuk kendine has kalıtımsal ve fizyolojik özellikler ile dünyaya gelir. Çocuğunuz size kendi dünyasını getirir sizler de sıcaklık ve sevgi dolu çok özel bir ilgi ve bakım sunarsınız.
Ali Doğan Eroğlu
Nörobilim Uzmanı Eğitimci